Yemeni ve Köşger
Yemeni yapımında taban olarak; tabaklanmış sığır ve manda derisinden yapılan ve “gön” ismi verilen deri kullanılır. Sığır derisi boyalı, manda derisi ise kendi renginde, boyasızdır. Yemeninin yüzü ise “sahtiyan” denilen tabaklanmış keçi derisidir. Sahtiyan adı verilen derinin dört rengi vardır. Bunlar siyah, gül şeftali denilen parlak kırmızı ve annabi adı verilen mor ile, yalnızca “edik” cinsinde (çizmenin kısa şekli) kullanılan sarı renktir.
Yemeninin şekil bakımından ise beş çeşidi vardır; Bunlar “Halebi”, “Merkup”, “Burnu sivri”,”Kulağı uzun” ve “Eğri simli” adlarını alır.
Kaynak 2
Harput’ta, geleneksel yöntem ve tekniklerle yapılan ayakkabılara yemeni adı verilir. Yemenicilik (ayakkabı yapımı); Harput’un ve son zamanlara kadar Elazığ’ın en önemli geçim kaynaklarından birini oluştururdu. Eski Harput’ta ve günümüz Elazığ’ında halen yemeniciler çarşısı adıyla anılan bir çarşı bulunmaktadır.Bugün tamamen unutulmaya yüz tutmuş yemeniler; altı kösele üstü ise deriden yapılmış olup, son derece kullanışlı ayakkabılardı. Bugün özellikle çevre köylerden yemeni yaptırmak için istek gelmesine rağmen, yemeni yapacak usta bulunmadığından bu talepler karşılanamamaktadır.
Sadece bir yemeni ustasının kaldığı yemeniciler çarşısında, şimdi fabrikasyon ayakkabılar satılmakta; bazı eski ustalar da dükkanlarda ayakkabı tamiriyle birlikte, kundura yapmaktadırlar.
Yemenicilik sanatının unutulmaya başlamasının en büyük sebebi, yemeni yapımının zahmetli olması ve bu işe genç kalfa ve ustaların ilgi duymamasıdır.
Kaynak 3
KÖŞKERLİK aslında genel manaasiyle salt ayakkabı tamiri ya da yapımı demek değildir.
KÖŞKERLİK, deri işlemeciliğinin genel adıdır. Eskiden, ANADOLU'da oldukça yaygın olan meslekler gurubunda olan bu uğraş, lastik-plastik gibi teknolojik petrol türevli ürünlerin de çıkmasıyla zamanla unutulan mesleklerden olmuştur.
Bugünlerde, sadece bir-kaç yerde nostaljiyi yaşatma adına turistik alanlarda değerlendirmek üzre, çarık, cüzdan, çanta gibi el işçiliğine dayalı olarak yapılmaktadır.
Kahramanmaraş’ta dört kuşaktır çarık üretip satan Kopar ailesi, ’Büyük İskender’ ve ’Harry Potter’ filmlerinden sonra ’Truva’nın da çarıklarını yaptı
Teknolojinin alıp tarihe gömdüğü mesleklerden biri olan ve Osmanlı döneminde padişahından askerine, halkından uşağına her kesimin giydiği ’çarık’ın anayurtlarından olan Kahramanmaraş’ta artık bu iş neredeyse sadece film kahramanları için yapılıyor. Anadolu insanının asırlarca ayağına giydiği, tacirlerin uzun yolları aştığı, çiftçilerin sabanlarının ve kotanlarının peşinde yürüdüğü ’çarık’ artık günümüzde süs eşyası olarak ve filmlerde kullanılması için üretiliyor. Kahramanmaraş’ın ismiyle özdeşleşen mesleklerden çarıkçılığı, dört kuşaktır adeta büyük bir inatla sürdüren Kopar ailesinin son temsilcisi Hüseyin Kopar,
genç yaşına rağmen babasından öğrendiklerini uygulamaya çalışıyor. Kahramanmaraş’ın Bakırcılar Çarşısı’nda üç metrekarelik bir dükkan. Adı ’Dedem Çarıkları.’ Bu dükkanda ’Köşkerlik’, yani el işi çarıklar yapılıyor. Tamamen doğal malzemelerle yapılan bu çarıkları üç kuşaktır üreten Kopar ailesi, 1999 yılında "Büyük İskender" filmi için çarık yapmış. Arkasından "Harry Potter" filmi için 2 bin 500 çift çarık siparişi almış. Son olarak da Brad Pitt’in başrolde oynadığı "Truva" filmi için 165 çift çarık yapmış. Kopar ailesi Kahramanmaraş’taki Bakırcılar Çarşısı’nın en eski esnaflarından.

HARRY POTTER ÇARIKLARI
25 yıldır çarıkçılık yapan Kopar’ın çarıkları, yurtiçi ve yurtdışındaki pek çok insanın dikkatini de çekmeyi başarmış. Türkiye’deki geniş müşteri portföyü, Kopar ailesinin çarıklarının ’Harry Potter’ filmlerinde de yer almasına neden olmuş. Hüseyin Kopar’ın Fethiye’deki müşterisi Çetin Bilgin, Harry Potter’ın Dalyanlı bir Türkle evli olan kostüm tasarımcısı Juudy Beedford’la tanışmış. Mağazada gördüğü çarıkları filmde kullanmak isteyince Çetin Bilgin, Kopar ailesiyle temas kurarak kostüm tasarımcısı ve eşini Maraş’a göndermiş. İlk film için 380 adet çarık hazırlayan Koparlar, ikinci ve üçüncü film için tam 2 bin 500 adet çarık yapmışlar. Baba Alaaddin, oğul Hüseyin ve kardeş Mehmet Kopar, oyuncular için kelik ve kısa kelik tasarlamış. İpli olan bu çarıkları 37 numaradan 43 numaraya kadar tamamen elde üretmişler. Sadece iki renkte üretilen keliklerin turuncu olanları nar ağacından, kırmızı olanlarıysa koyun kanı kurutularak yapılmış.

İnsanlar duvarlarına asmak için çarık alıyorlar. Oysa dedelerimizin zamanında bu bir ihtiyaçtı" diyor. Osmanlı’da çok yaygın olan çarıklar, renkleriyle dönemin kadınlarının medeni durumlarının da göstergesiymiş. Siyah çarığı kocası ölmüş dul kadınlar, kırmızıyı evli olanlar, turuncuyu nişanlılar, sarıyı genç kızlar, yeşili de yaşlılar giyermiş. Yani dönemin erkekleri, çarıklara bakarak ilan-ı aşk ederlermiş. Dedem Çarıkları’nda minyatür çarıklar 1.5 - 7 milyon lira arasında, giyilebilen çarıklar ise 120 milyona kadar çıkan fiyatlarla satılıyor.
0 yorum:
Yorum Gönder
Lütfen soru sormadan önce soracağınız konu ile ilgili olan yayınları okuyunuz...