.

Öne Çıkan Yayın

Boya Fırçaları Çeşitleri ve Kullanımları

Bu konumuzda  fırça çeşitleri ve kullanımlarına yönelik küçük örnekler verdik.  Fırçaların kullanım şekillerini görmek için video...

Salı, Aralık 18, 2012

İç Mekan Tasarımı ve İç Mimarlık

İç Mekan Tasarımı ve İç Mimarlık


Bir binaya girdiğimizde kapalılık ve kuşatılmışlık hissederiz.

Bu algılama iç mekandaki zemin, duvar ve tavan düzlemlerinin verdiği etkiye bağlıdır.
Bunlar, hacimlerin fiziksel sınırlarını tanımlayan mimari öğelerdir. Mekanı kapatır, sınırlarını bir araya getirir ve onu çevresindeki iç mekanlardan ve dışarıdan ayırır.
  Döşemeler, duvarlar ve tavan örtüleri bir mekan parçasının sınırlarını çizmekten daha fazlasını yaparlar. Biçimleri, bir arada var oluş şekilleri ve kapı/pencere açıklıklarının düzenleri, tanımlanmış mekanı ayrıca belirli mekansal ve mimari niteliklerle doldurur. '' Büyük Salon '', '' Tavanarası Odası '', '' Bol Pencereli Oda '', '' Hücre '' gibi mekansal tanımlarla, sadece söz konusu mekanların büyüklüğünü değil, ölçeğini ve boyutlarını, ışık kalitesini, çevreleyen yüzeylerinin özelliklerini ve bitişik mekanlarla kurduğu ilişkiyi algılayabiliriz.

 İç Mekan Tasarımı, elbette ki, mekanın mimari açıdan tanımlanmasının ötesine geçer. İç Mekanın düzenlenmesini, tefrişini ve görsel açıdan zenginleşmesini sağlamak için, içmimarın mekanın mimarı karakterini mutlaka çok iyi tanıyor ve aynı zamanda da mekanın değişiklik ve gelişme ihtimallerini de biliyor olması gerekmektedir. Bu sebeple, İç Mekan Tasarımı'nın ilk adımı, iç mekanın, binanın yapım sistemi içindeki yerinin ve oluşturulma şeklinin iyi anlaşılmasıdır. Bu anlayışla,  içmimar, mimari mekanın üzerinde etkin olarak çalışabilecek, gerekli seçimleri yapabilecek, mimari mekanı var olan özellikleriyle sürdürebilecek ya da bir mimari mekanın asıl niteliklerini değiştirecek önerilerde bulunabilecektir.




Alıntı:

Biz teknik ressamların iç mekan çözümlemeleri; akademik bilgilerimiz ile donatıldığımız üniversite sırlarında değil, aslında doğduğumuz günde bize verilen yetenekler ile başlangıç noktasına sahip olmuştur. Bir iç mimar; tasarımı yapmak için yapmamalıdır. Tasarımı bir şeyleri anlatmalı, mesajlar vermeli ve artık dünyada alışagelmiş kavramları yıkmalıdır. Ben buradayım işte o aradığın farklı benliğim demelidir. Bir tasarımcı öncelikle; tasarımı yapacağı mekanı hisseder, o mekanda yaşar, o mekanı benimser ve kendini o mekan ile bütünleştirir ve o denli o mekanı benimser iç mimar.

Bu çerçevede konuşacak olursak, ne kadar teknik detaya ve bilgiye sahip olursak olalım, duygu ve hislerimiz ile hareket etmediğimiz sürece iç mekan çözümlemelerimizde başarı beklememiz hiç de normal olmayacaktır. Bu anormal durumu aşmak için gerekli olan yetenek, duygu ve yaratıcılık bizim zaten içimizde olmalıdır. Demek oluyor ki iç mekan tasarımı yapmadan önce bu niteliklere sahip olmak ve ardından teknik bilgiler ile donatılı yöntemlerimizi gün yüzüne çıkartmak gerekiyor.

Tasarımın Bir Dayanağı Olmalıdır:

Bir tasarımcı, muhakkak ve muhakkak yaptığı her hareketin sebebini belirtmeli ve bir yere dayandırmalıdır. Rastgele atılan bir çizginin ve bu çizginin getirisi olan tasarımın hiç bir anlamı ve dayanağı yoktur. Öncelikle konsept yani kavram içeren bir düşünce ile tasarım çözümlemelerine başlamak en doğru olan yöntem olacaktır. Bu kavramı, müşterinize anlatabilmeniz için bir çok seçeneğiniz mevcuttur aslında. Bir video, belki boş bir kağıt parçası belkide ağzınızdan çıkacak iki sözle yüzünüzdeki ifadenin çakıştığı o anlam. Bu sizin yeteneğiniz ve yine az önce anlattığım teknik donatılarınız ile alakalı bir durumdur. Ama bu konsepti oluşturmak yalnızca bilgi ve yeteneğiniz ile olacaktır.

Dayandırdığınız felsefenin, hareketin, düşüncenin ya da görüşün çok güçlü bir görüş olmasına dikkat edin. Bu görüş ya da kavram sizin aynı zamanda aynanız olacaktır. Kulaktan kulağa dolanan bir tasarım, eğer kendini eleştiriye açık tutuyor ve konuşturuyor ise muhakkak başarılı tarafları içeriyordur. Unutmayın meyve veren ağacın taşlanması gerekir. Taşlanan ağaç kendini güçlü kılar, gelişir ve daha iyiye gider.

Çevresel Faktörleri Göz Önünde Bulundurun:

İç mekan tasarımlarınızda doğa ile bütünleşin. Çevresel faktörleri iyice benimseyin ve öğrenin. Rüzgar nereden esiyor. Güneş nereden doğuyor. Neresi nemli, neresi kuru , nereden su geçiyor ve nerede ne fonksiyonlar yüklüdür gibi sorulara cevap arayın. Bağlı bulunduğunuz alanın etken ve edilgen tüm dirençlerini sorgulayın. Bunlar sizin tasarımınızın devamlılığı sağlayacak yegane işlemlerdir. İnsanları dinleyin, yorumlara eleştirilere muhakkak açık olun. Unutmayın ki mükemmel değiliz, bazen bilgili olmak da yetmez. Kulağınıza fısıldanacak tek bir kelime ile mükemmel tasarımlar çıkartabileceğinizi unutmayın. Hiç bir ilham planlı gelmez, Planlı gelen ilhamdan fayda gelmez.



Her Zaman Güncel Kalın :

Her zaman araştırın. Güncel kalmaya gayret edin. Gazeteler, dergiler, konferanslar v.b. eğitici tüm faaliyetlerde rol alın. Bunlar sizin kişisel gelişiminize etki edecek ve birikimlerinizi artıracaktır. Meslektaşlarınız ile tasarımlarınız üzerinde sohbetler yapın. Muhakkak ve muhakkak sketch (karalamalar) çalışmalarınız olsun. Bu çalışmalar sizi ileriye götürecek ve bir gelişim süresine sokacaktır. Bu aşamalar tasarım için olmazsa olmaz aşamalardır.




İç Mekan Tasarımlarında Renklerin Önemi:

İç mekan tasarımlarınızda, renklerin ve ışığın önemini bilmelisiniz. İyi ışıklandırılan bir mekanın insan metabolizmasını hızlandırdığını, ışık almayan mekanların depresifik haller gereği metabolizmayı yavaşlattığını unutmayın. İç mekan tasarımında kullanacağınız renklerin önemini iyi kavrayın. Renklerin insan psikolojisine etkisini kitaplardan ve uzmanlardan öğrenin. Sizler için renklerin dilini biraz açmak istiyorum.

Gördüğünüz üzere mutfak kısmının devamı kırmızı renk ile bütünleştirilmiş durumda. Kırmızı acıktırıcı bir etkiye sahiptir. Mutfak içinde en uygun renklerden birisidir.

Lila rengini yatak odalarında kullanmanız, kullanıcıya huzur ve güven verecektir. Lila rengi istediğiniz huzur ve güveni vermeniz için en uygun renklerden birisidir. Ayrıca, Yeşil ve mavi renklerin tonları da yatak odaları için uygun renkler arasındadır. Yalnız yeşil ve mavi tonların kullanıldığı bir oturma odası en ideal olanıdır. Aşağıdaki resimde bunu görsel olarak görebilirsiniz.

Mutfak için seçmeniz gereken rengin kırmızı olduğunu söylemem gerekiyor. Kırmızı iştah açan bir renk olduğu için mutfak için en uygun renkler arasında yerini alıyor. Yukarıdaki resimde bunu görsel olarak görebilirsiniz. Çalışma odalarında ise, mantığı ve aklı temsil eden sarı tonlarının kullanılması en uygunudur. Bu renklerin başka renkler ile karıştırılmaması ve karmaşa yaratılmaması da en uygun olanıdır. Bu nedenle mobilyalarda genellikle krem ya da bejrenkleri kullanmanız uygun olacaktır. Eğitim ile alakalı mekanlarda Türkuaz renginin kullanılması en uygunu olacaktır.





İç mimarlık



Vikipedi, özgür ansiklopedi

İç mimarlık, bir mimari mekânın içinde, kullanıcılara işlevsel, yapısal ve estetik ölçütlere göre en uygun tasarımı sunmak için çözümler üreten meslek dalıdır.


İç mimarlık bir yandan güzel sanatların gerektirdiği plastik değerleri içeren, estetik bilgi ile yoğrulmuş, diğer yandan mimarlığın bina olgusuyla ilişkilendirilen bir konumda da yer almaktadır. İç mimarın bir bina içinde yer alan mekânların hacim ve yüzeylerini değerlendiren bir boyutta konuya yaklaşmasının yanı sıra, yapı sistemleri, fiziksel çevre kontrolü, aydınlatma, ergonomi, ısıtma, gibi mekân konforu konularında da bilgili olması gerekmektedir. Bu açıdan bakıldığında mekânı kullanan bireylerin yaşam kalitesini ve konforunu öne çıkartan tanımlı mekânların, tanımlı işlevlerle, kullanıcı için biçimlendirilmesi ve tasarlanması mesleğin temel amaçlarındandır.



İç mimar, mekân organizasyonuna yeni ve ekonomik çözümler getirmek amacı ile tasarımlar yapar. Bir meslek adamı olarak, insan-donanım-mekân sorunlarını alışılmış biçim ve ölçülendirmelerin ötesinde temel verileri ele alarak, yeniden, günümüz ve gelecek kaygısı ile araştırır. Malzeme ve teknoloji alanındaki gelişmeleri, mekân ve donanım tasarımlarında kullanır. İç mimarların hizmet ettikleri alanlar genel olarak söyle sıralanabilir :

Mekân tasarımının ilk aşamalarından, etütlerden, uygulamaların bitimine kadarki (karar verme-uygulama) süreci gerçekleştiren ekip içinde yer alır. Mekâna özgü mobilyaların (donanımların) elde edilen veriler doğrultusunda boyut ve kullanım verilerini saptar, özgün biçimleri gerçekleştirir.
İç mekânın yeniden düzenlenmesine, yeni bina yapımından daha sık gereksinim duyulduğu bir gerçektir. Yapımı tamamlanmış veya eski işlev dışında yeni bir işlev kazandırılacak yapıların iç mekânlarında öngörülen yeni işlevi, insanin yasam ve davranış biçimlerine göre çözümler ve düzenler.
Kültür kalıtı ya da tarihi eser olarak belirlenmiş eski yapıların iç mekânları ve bu mekânlarda yer alan öğelerin (mobilya, yapı elemanları vb.) saptanması ve restorasyonunu yapar. Geleneksel sanat ve kültürümüzün benimsetilmesi ve tanıtılmasına böylece aracı olmak iç mimarın çalışma alanı içindedir.
Uluslararası İç Mimarlar Federasyonu’nun (IFI) iç mimarlık alanında çalışacak olan kişilerin sahip olması gereken özellikler olarak benimsediği temel özellikler : iç mekânların işlevsel ve nitelikli olabilmesine ilişkin sorunları tanımlayarak araştıran ve yaratıcılığını katarak çözen; iç mekânı tasarlayan, tasarım analizi yapan, şantiye denetimi, yapı sistemleri, estetik, iç mekâna ilişkin yapı bilgisi, donatı, malzeme, donanım konusunda bilgi veren ve iç mekâna ilişkin çizim ve dokümanları hazırlamak üzere eğitim ve deneyimle donanmış olmalarıdır.


Tarihçe 

İç mimarlık hem sektör hem de eğitim alanlarında 20. yüzyılın başında Amerika Birleşik Devletleri’nde kurumsallaşmıştır. Dünya’ya yayılan bu meslek, özünde güzel sanatlar ve süsleme (dekoratif) sanatlarının bir doğal gelişimi ve mimarlığın odaklanan özel bir alanı olarak yapılandırılmış ve uzmanlaşarak gelişmiştir.


Türkiye'de iç mimarlık eğitimi

Türkiye’de iç mimarlık konusunda eğitim ilk olarak 1925 yılında, bugünkü adıMimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi olan, Sanayi-i Nefise Mektebi’nde başlamıştır. 1976 yılında 17 Haziran,1938 Tarihli ve 3458 sayılı Mühendislik ve Mimarlık hakkında kanun ile 27 Ocak, 1954 tarihli ve 6235 sayılı Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) kanuna dayanarak TMMOB çatısı altında kurulan İç Mimarlar Odası ise halen hizmet vermektedir.

Türkiye'de ‘içmimar’ ünvanını alabilmek için bir üniversitenin dört yıllık eğitim veren bir iç mimarlık lisans programından mezun olmuş olmak ve T.M.M.O.B İçmimarlar Odası'na kayıt olmak gerekmektedir. Ayrıca bu konuda ihtisaslaşmak isteyen meslek insanları için yüksek lisans, doktora/sanatta yeterlik eğitimi veren enstitülerin programları da bulunmaktadır. Günümüzde Türkiye’de devlet üniversitelerinden, Karadeniz Teknik Üniversitesi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Marmara Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi, Anadolu Üniversitesi, Akdeniz Üniversitesi , Kocaeli Üniversitesi, Hacettepe Üniversitesi, Çukurova Üniversitesi ve Selçuk Üniversitesi’nin yanı sıra birçok vakıf üniversitesin de katılımı ile 38 bölümde iç mimarlık lisans ve lisansüstü eğitimi verilmektedir.










0 yorum:

Yorum Gönder

Lütfen soru sormadan önce soracağınız konu ile ilgili olan yayınları okuyunuz...