.

Öne Çıkan Yayın

Boya Fırçaları Çeşitleri ve Kullanımları

Bu konumuzda  fırça çeşitleri ve kullanımlarına yönelik küçük örnekler verdik.  Fırçaların kullanım şekillerini görmek için video...

Perşembe, Nisan 15, 2021

Marmaris'te Son Günüm - Çadır Kamplı Bisikletle Türkiye Turu


Marmarise 32 km yolum var.

Yola çıktım ve pedallamaya başladım. Neyseki yolum düzgün ve rahat. Birde iyi ki tali yoldan Gökovaya gelmişim. Ana yoldan gelseydim %17 lik bir eğimli rampa çıkmış olacaktım…

 

Yolda çok güzel bir yerde mola vardim. Çetibeli isimli belde yi geçince Çağlayan restaurant adında bir yer.

 

Çetibeli (mola yeri)

48700 Marmaris/Muğla

36.993303, 28.297455

 

 

Bahçeyi çok başarılı yapmışlar. İnsan ayrılmak istemiyor. Her Yerden su fışkıran güzel bir mekan. Fiyatlar biraz kabarık…

 Bu bölümün videosu



Bir şeyler içip, yeterince dinlendikten sonra yola devam ettim.

 

Yolum düz derken Marmarise yaklaştıkça %7 eğimli uzun bir rampa çıkmaya başladım. Yaklaşık 300m irtifaya çıkıyor ama yol uzun olunca rampayı çıkmak çileye dönüşüyor. Yolda sık sık mola vermek zorunda kaldım. Zaten yüzmekten dolayı biraz yorulmuştum. 

Sonunda Marmaris rampasını çıktım. Zirveye ulaştığımda zafer çığlığı atmak geldi içimden. Bu yorgunlukla zirveye ulaşmak ödül gibi geliyor.

 

Tam zirveye seyir yeri yapmışlar. Manzara harika.

 

 

Bisiklet ile zorlu bir zirveye ulaşmanın bir güzelliği harika bir manzara seyrediyor olmak, bir diğer güzelliği inişe geçmektir.

Bu noktada %5 eğim ile 4.5 km lik bir yokuş inmenin zevkine doyamadım.  İniş ise efsane güzeldi. Asfaltı çok temiz ve hatasız dökmüşler. Aşağı deli gibi indim. %7 eğimli bu 4.5 km yolu kaç saatte çıktım bilmiyorum ama iniş çok kısa sürdü. 


Bu gün unutulmaz güzellikte bir gün geçirdim. Birazda yoruldum. 



Otogarı geçince hacının yeri isminde bir tabldot yemek servis eden lokanta var. Eskiden hep orada yerdik. Fiyatlar çok ucuz ve yemekler de iyi. Normalin 1/3’ü kadar fiyat ile doya doya yemek yiyebiliyorsun. Masayı donattım. Zaten çok acıkmıştım. Hacının yerinde bir güzel  karnımı doyurup merkeze indim. Akşama kadar merkezde turladım.


Hava kararmaya başladığında içmeler tarafındaydım. Çadır kuracağım yer ise merkezin diğer tarafında…



Yolda biriyle tanıştım. Merkeze 9 km uzakta bir benzinci yanında bulunan mağaza çalışanı.

Kendisi ve hanımı bisikletçi imiş. İşten dolayı çok vakit ayıramadığından yakınıyordu.

Beni görünce çok ilgi gösterdi. Sağolsun birde okkalı bir kahve ikram etti. Bir süre sohbet ettik.

Sonra merkeze yakın çadır kurabileceğim uygun bir yer tarif etti.

Merkezin gürültüsünden uzak. Denize sıfır. Sessiz, sakin ve gözlerden uzak bir yer. Pek araba geçmiyor. Yolun hemen sağ tarafı sık çalılık. Yoldan geçenler çadırı göremiyor. Önüm hemen deniz ama az yüksekteyim. Denize iniş yeri var. 




Marmaris Adaköy Yolu ücretsiz kamp alanı

Adaköy, 48700 Marmaris/Muğla

36.841901, 28.289312

 

İçmeler tarafında çadır kurulabilecek çok müsait bir alan daha var. İçmeler sahilin en sonunda kapalı bir işletme. Bir çok çadır gördüm, kamp yapıyorlardı.



 

İşletme kapalı. Duvardan atlayıp istediğiniz yere çadırınızı kurabilirsiniz.

 

İçmeler Maliye Kampı

İçmeler, 48720 Marmaris/Muğla

36.800092, 28.240589

 

Marmaris'te üç gün kaldım. Her Yeri gezdim. Nasıl olsa bisikletim var. Ulaşım çok rahat.


İçmelere giderken gençlik yıllarımdan bir anı hatırladım. O zamanlar biraz uçarı bir gençlik yaşıyorduk. 

 

 

Şubat ayında bir arkadaşımla buraya hem gezmeye hemde çalışmaya gelmiştik. Gerçi çalıştığımız süre gezdiğimiz süreden kısaydı. Neyse. Şubat ayında burada tek tük turist olur ve işletmelerin neredeyse tamamı kapalıdır. Bu resimdeki villanın önünden geçerken (resmi çektiğim yerden) giriş kattaki balkonun açık olduğunu gördüm. Bu ayda orada kimse kalıyor olamazdı. Havalandırmak için açık bırakmış olmalılar diye düşündüm.

Arkadaşıma “sana bu gece villa ısmarlayacağım” dediğimde şaşırdı. Sonra balkonu gösterdim. Gece geç saatte tekrar geldik. Balkon hala açıktı. Bizde balkondan içeri girdik. Gayet efendi bir şekilde yatıp uyuduk. Hiçbir eşyaya dokunmadan sabah erkenden, yatağı düzeltip çıkıp gitmiştik. Ben çok güzel uyuduğumu hatırlıyorum. Arkadaşım ya biri gelirse diye korkudan uyuyamamış. :D
Küçük bir anı.

 

 

 

24 Eylül

 

Tüm gün Marmaris ve içmeler arasında gezdim, denize girdim, yedim, içtim, eğlendim veee hiç dinlenemedim. :)

Gece oldu, Marina’da video çekerken birden bire yağmur çiselemeye başladı. Marmarise yılın ilk yağmuru düştü.
Hemen çadır kurduğum yere doğru hızlı bir şekilde sürmeye başladım. Çok dikkatliydim, çünkü benim lastikler yağmurda fena kaydırıyor. Ben kamp alanına vardığımda yağmur hafifledi. Biraz ıslandım. Neyseki hava sıcak.
Çadırı kurdum ve “artık geri dönsem mi acaba” diye düşünmeye başladım. 18 gündür yollardayım. Yağmur sezonuna girdik. Hatta söylediklerine göre yağmur bu sene çok gecikmiş. Daha ilk yağmurda demoralize olmuştum.

 

Sabah oldu, hava açmış, güneş ışıl ışıl parlıyor. Hava ve su sıcaklığı hala aynı. Dönmekten vaz geçtim. Öyle hemen pes etmek yok. 

 

Birde bir şey fark ettim turdayken aynı yerde iki geceden fazla kalınca tembellik çöküyor, hiç sürmek istemiyorsun.

 

25 Eylül

 

Sabah kahvaltıdan sonra nereye gideyim, nereyi gezeyim diye düşünürken, birden bire Datçaya gitmeye karar verdim.

Yolun zorluğu hakkında uyarılmama rağmen, başladım Datça ya doğru sürmeye.

Marmariste yeterince dinlenme ve beslenmeden sonra kendimi çok zinde ve enerjik hissediyordum.

 

Yine bir rampayı çıkarken güzel bir manzara gördüm ve resim çekmek için durdum. 

 

Bir arının, bir erkeği cinsel uzvundan sokma ihtimali nedir acaba? Çok merak ediyorum, gerçekten. Yani neden orası? Kollarım açık, ensem açık. Şortlayım, bacaklarım komple açık. Neden orası? 

Arının amacını da anlamış değilim ayrıca. 

"Sen ihtiyarlamaya başladın, performans kaybetmiş olabilirsin, gel sana bi doping çakayım" mı demek istedi acaba arı kardeş. Yoksa yediğim nanelerden dolayı ilahi adaletin bir tecellisi miydi bilemiyorum...

Bir rampayı çıkarken güzel bir manzara gördüm, hem resim çekmek hem de biraz soluklanmak için durdum. 

Sonra tekrar yola çıkmak için tam bisiklete binerken bacağımı kaldırdığımda (o sırada çaktı  eşşoğlusu) fena bir sızı hissettim.  

Tam yol kenarındayım, vızır vızır araba geçiyor. 

Sızı acıya dönüştü. Yanıyorum. Acıyor. Bakmam lazım bi şekilde. Bakamıyorum. Arabalar var. En son dayanamadım arkamı döndüm. Baktım. İğnesi duruyor. Çıkarttım hemen. Nasıl canım yandı anlatamam. Soktuğu yer fındık büyüklüğünde şişti. Bir kaç saat o acıyla bisiklet sürdüm.

Sonrada “hayat sana güzel!” diyorlar... 

Denize girerim balık ısırır. Arı kardeş en olmadık yerden sokar.

Sarıgermede sivrisinek istilasına maruz kaldım. Bir saatin içinde son 30 senede sokulmadığım kadar, her yerimden sivrisinek soktu. 

Sonrada “hayat sana güzel.” Oldu!!! :D

 

 

Datça yolunu yarılamıştım.. %5 %6 eğimli iki tane uzun rampayı çok fazla zorlanmadan çıktım.

Yola devam ediyorken ilerde bir transporter kamyon kenara çekmiş bekliyordu. Yanından geçerken sürücü araçtan indi ve gel seni Datçaya kadar götüreyim dedi.

Daha önceki “gel seni götüreyim” den ağzım yandığı için.

Teşekkür ederim, zahmet olur dediysem de bir yandanda götürse çok iyi olurdu. Çünkü enerjim azalmaya başlamıştı.

 

Adam hemen arka kapağı açtı. Araçta yeterince boş yer olduğunu ve sabitleme kayışlarını görünce için rahatladı. Bisikleti araca çıkarttık. Bu sefer yere yaptırmadım, ayakta sabitledik. Datçaya mal bırakıp muğla ya geri döneceğini söyledi. 

Adam eski askeri istihbarat subayıymış. Başından bazı olaylar geçmiş, istifa etmiş. Yol boyunca sohbet muhabbet Datçaya vardık.

Ben yolun zorluğunu görünce... Datça dan geri dönüşün çok eziyetli olacağından. Hazır adamda mal bırakıp hemen geri dönecek iken, bende onunla geri döneyim dedim.

Beni Gökova yoluna kadar getirdi.

Bir kaç km ilerde bir benzinci den ikmal yaparken bu çimenliği gördüm. Geceyi burda geçirmeye karar verdim.

Yarın yola buradan devam edeceğim.

Önümüzdeki 10 gün içinde yağmur filan görünmüyor. Yola devam…

 

 



0 yorum:

Yorum Gönder

Lütfen soru sormadan önce soracağınız konu ile ilgili olan yayınları okuyunuz...